2020 YILI SGK Teşvikleri – Sebebi / Amaçları / Kapsamı

SGK Teşvikleri nelerdir ? Ortaya çıkış amaçları ve maksatları nedir ? 2020 yılında SGK Teşvikleri toplam ne kadardır? 17103 – 27103 – 6661 – 6111 sayılı kanunlarda verilen indirim ne kadardır?
Makaleye başlamadan önce sosyal devlet nedir ve sosyal güvenlik nedir sorularının cevaplarına bir bakalım.

Sosyal devlet nedir ?

Sosyal devlet – kimi kaynaklarda Refah Devleti olarak da geçer – vatandaşlarının tamamının refah içinde yaşamasını, iktisadi açıdan kendilerini güvende hissetmelerini, ekonomik ve sosyal faaliyetlere belirli bir düzen çerçevesinde yön vererek yaşam kalitesini arttırmakla yükümlü tüzel varlıktır.
Arttırmakla yükümlüdür kelimesini özellikle üstünü çizerek belirtiyorum, ki siyasal bir kavram değildir. Sosyalist devlet ile karıştırmayınız.
2000’li yılların başına doğru yeni bir politik felsefe doğmaya başlamış, bu felsefeyi savunanlar devletin sosyal her türlü görevden elini çekmesini istemiş, bu görevi sivil toplum kuruluşları, özel sektör, dini dini kurumlar gibi kuruluşlara devredilmesini istemiştir. Bu durum refah karması olarak tanımlanır.
Devletler, özellikle kalabalık toplumlarda sosyal devlet olarak karşılayamadığı görevleri yavaş yavaş devretmeye başlamış, bunu da teşvikler yardımıyla hem sosyal görevi yerine getiren kuruluş tabakasını hem hizmet bekleyen toplum tabakasını memnun edecek şekilde işleyecek bir politika seyretmeye başlamıştır. Sosyal sorumluluk politikasına sahip olan ve bu görevleri yerine getirebilecek sektörler ve bazı kurumlar şu şekildedir;

  • Sivil sektör
  • Dini kurumlar
  • Gönüllü sektör
  • Kamu sektörü
  • Özel sektör

Kamu sektörünün bu tabakasını merkezi ve yerel yönetimler oluşturur. Temel amaç yoksulluğun önlenmesi, ekonomik güvence, sağlık, eğitim ve konut hizmetlerinin yerine getirilmesidir.
Özel sektörün bu aşamadaki tabakasını ise işletmeler, iş organizasyonları gibi istihdam sağlayan kurum ve kuruluşlar oluşturur. Amaç ise mal ve hizmetlerin refahı ve ödenekler sayesinde ekonomik kaliteyi arttırmaktır.
Özel sektörün bu görevini yerine getirmesinde ise yine en büyük yardımcısı devlet olacaktır. Devletin, tüm vatandaşlarına minimal düzeyde bir gelir güvencesi vermesi gerekecek bunu da yalnızca sosyal güvence programlarıyla (sigorta) ile sağlayabilecektir.
Bu noktada, özel sektörün aslî amacının kâr amacı gütmek olması, toplumun bir çok kesiminde hoş karşılanmamış, özel sektörün bu görevi kötüye kullanabileceği yönünde görüşler türemeye başlamıştır.
Bu tartışmalar ve teoriler sonucunda, bu görevin tek başına özel sektöre yüklemenin doğru olmayacağı anlaşılmış, ancak yardımcı olması maksadıyla bu görev özel sektör ile paylaşılmış ve özel sektörün devlet tarafından desteklenmesi kararlaştırılmıştır.
Devlet özel sektöre bazı teşvikler vererek, işçi sınıfının sigortalı bir şekilde istihdam edilmesini sağlamayı amaçlamış, sigorta ile istihdam edilen işçinin sosyal haklarını güvence altına alırken işverene de sübvansiyonlar ve SGK Teşvikleri aracılığıyla sosyal güvence sorumluluğu yükünün hafifletilmesini amaçlamıştır.
Bu sübvansiyonlar, işverenin ödediği sigorta ve prim tutarlarının azaltılarak istihdamı arttırması amaçlanarak verilir.
Türkiye’de devletin işverenlere 2020 yılında vermeye devam ettiği bazı teşvikler şöyledir;

SGK Teşvikleri ve Faydalanma Şartları

6111 Sayılı Kanun Teşviki

Bu teşvikte, işverenin son 6 aydaki işçi sayısına bakılır. İşveren, bu 6 aydaki çalıştırdığı işçiler için teşvikten yararlanamaz ancak 6. işçiden sonra almış olduğu tüm işçileri teşvikten yararlandırabilir. Örnekle anlatmak gerekirse, son 6 ayda 5 personel çalıştıran bir işyeri teşvikten yararlanabilmesi için 5 personelin üstüne çıkmalıdır. Ancak 6. personelde teşvikten yararlanabilir. Ancak sayının tekrar düşmemesi gerekir, eski personellerden biri çıkar ve sayı 5’e düşerse teşvik de iptal olacaktır.  Ayrıca, işe alınacak olan personel daha önce 6111 sayılı kanun teşvikinden başka bir işyerinde yararlandırılmamış olması gerekmektedir. Bir işçi bir işyerinde bu teşvikten yararlanırsa, çıkışı verildiği takdirde bir daha hiçbir işyeri o işçi için teşvik alamaz.

İşbaşı Eğitim Teşviki :

4447 sayılı kanunun 15. maddesi ile yürürlüğe giren bu teşvikte işçi eğitim amacıyla 3 ay boyunca işyerinde çalışmalıdır. 3 ay sonra eğitimi biten işçiler işbaşı yapar ve bu çalışanlara ait tüm sigorta ve işsizlik primleri devlet tarafından karşılanır.

6661 Sayılı Kanun Teşviki : 

6661 sayılı kanunun teşviki, puanlık teşvik veya asgari ücret desteği olarak da bilinir. Bir işveren, işyerinde çalıştırdığı asgari ücretlilerin toplam gününü belli bir puanla çarpar. Çıkan rakam ödeyeceği prim tutarından mahsup edilir. Örneklemek gerekirse, bir işyerinde Ocak ayında çalışan 5 asgari ücretli, 2 diğer ücretli personel olsun. Asgari ücretli 5 personelden 1’i rahatsızlığı sebebiyle tüm ay çalışmazken, diğer tüm personeller 30 gün boyunca tam çalışmış olsun. İşveren, sigorta primini öderken 120 x 5 = 600 TL prim indirimi alır. Bu teşvikte, diğer teşviklerde de olduğu gibi işverenin vadesi geçmiş borcunun olmaması gerekir. Ayrıca bu teşvik, tahakkuk esnasında değil ödeme esnasında çıkar. Bildirgelerin gönderilmesi esnasında teşvik tutarı görülemez. Ancak ödeme yapılırken teşvik tutarı görülebilir. Bu bağlamda, Ocak ayında personellerden elde etmiş olduğunuz asgari ücret indirimi tutarından Şubat ayında faydalanabilirsiniz.
Yukarıda verilen 5 rakamı 2019 için geçerlidir. Normal şartlar altında 2020 yılında bu teşviğin kalkması beklenirken, içinde bulunduğumuz virüs sebebiyle istihdamın azalmaması için devam ettirilmesi kararı alınmış ve 2.5 TL’ye düşürülmüştür. Bu açıdan baktığınız zaman, tam ay çalışan bir asgari ücretli personel için 75 TL indirim alınabilecektir.

17103 – 27103 Sayılı Kanun Teşviki

Bu teşvik 4447 İlave İstihdam teşviki olarak da bilinir. 17103 sayılı kanundan yalnızca imalat ve bilişim sektörü yararlanabilir. Diğer sektörler 27103 sayılı kanun kapsamında değerlendirilir. Başlıca şartı, 6111 sayılı kanun teşviğinde olduğu gibi ortalama sayı esas alınır. Yalnızca ortalama sayının üstünde kalan personeller bu teşvikten yararlanabilecektir. Yine aynı şekilde, işe giren personelin daha önce bu teşvikten yararlandırılmamış olmasına dikkat edilmelidir. Daha önce yararlandırılmış olan personel, tekrar aynı teşvikten yararlandırılamaz. Ayrıca, daha önce teşvikten yararlandırılmamış olsa dahi, personelin son 3 ay içinde 10 günden fazla sigortalı günü olmaması gerekir. Burada hedeflenen, uzun süre işsiz kalmış personellerin istihdamını sağlamaktır. Diğer tüm teşviklerde olduğu gibi bu teşvikte de işverenin SGK’ya borcunun olmaması gerekir. 27103 veya 17103 sayılı kanunlarla teşvikten yararlanmak için, 6111 sayılı kanundaki gibi son 6 aya değil bir önceki yılın ortalamasına bakılır. Ayrıca bir işyerinin bu teşvikten yararlanabilmesi için sigorta dosyası açılışının üzerinden en az 3 ay geçmiş olması gerekmektedir.
Bu ilave istihdam desteği süreli bir destek, 2020 yılın sonunda biteceği yetkililerce belirtildi. Fakat elbette diğer tüm teşviklerde olduğu gibi uzama ihtimali olabilir. İstihdam için gerçekten etkili oldu -her ne kadar bu durumu kötü amaçla kullanıp eşini dostunu sigortalı gösteren işyerleri olsa dahi-. Ancak son zamanlarda yaşadığımız pandemi durumu devleti de yormuş durumda ve özellikle Sosyal Güvenlik Kurumu zor zamanlar yaşamaktadır. Teşvik verilmesi işveren ve işçi için iyi olabilir, ancak bu durum devleti zora sokacaksa sosyal refah yine düşecek, işveren ve işçinin teşviklerle kuşatılmasının hiçbir önemi kalmayacaktır.
Bu tarz teşviklerde, devlet indirim veya istisna verirken SGK’nın işsizlik fonunda birikmiş olan paraya dayanarak karar alır. İşsizlik fonunda işçilerin güvenliği için biriken bu para, işçinin istihdamı için yeniden piyasaya sürülür.
İlave istihdam teşviğinde sigorta primlerine ek olarak işçiden kesilen vergilerde de indirim olabilir. Gelir vergisi ve damga vergisinde indirim de sağlanabilir.
4447 sayılı kanunu daha detaylı incelemek isterseniz buradan ulaşabilirsiniz.

İşverene Destek, İşçiye ? 

Bu bilgilerden yola çıkarak, geçtiğimiz yıl hiç personel çalıştırmayan bir işyeri, açılış yaptıktan  3 ay sonra  kanunlardaki gereklilikleri sağlayan 10 işçiyi çalıştırmaya başlarsa 10 işçi için yalnızca beyanname damga vergisi ödeyecektir. (2020 yılı için 43,70 sabit tutardır)
Diğer bir açıdan baktığımız zaman, işverenin ödemesi gereken sigorta primlerinde genel anlamda indirim sağlanırken, işçiden yapılan kesintilerde de teşvik indirimi yapılmakta olduğu görülmekte ve bunun işçiye bir faydasının olmadığı tespit edilmektedir.
Örneğin bir asgari ücretlinin sigorta ve işsizlik primlerinin bir kısmını işveren karşılar, bir kısmını işçi kendisi karşılar. Örneğin, işçi sigortası primi, işçi işsizlik primi, gelir vergisi, damga vergisi gibi kesintiler işverenden değil normalde personelden tahsil edilen kesintilerdir. İşveren, devlete ödemek için işçiden kesinti yapar ve devlete öder. Bu açıdan bakılınca, ilave istihdam desteğinde işverenin işçi adına ödediği paranın da işveren kaldığı tespit edilmektedir. Devletin tahsil etmediği bu parayı, en uygun olarak personele geri ödemek de bir seçenek olabilirken, bu yola başvurulmamıştır.
İlave not : 6111 ve 27103 sayılı SGK Teşvikleri ve indirimlerden faydalanılabilmesi için personelin mutlaka İşkur’a kayıtlı olması gerekmektedir. 
Kıdem ve İhbar Açısından İşverenin Sorumlulukları ve Tazminat yazımız da ilginizi çekebilir.

Bir yorum

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*